Sekans Lab Blog

Antibiyotik Direnci

Kategori: Antimikrobiyal direnç

ANTİBİYOGRAM TESTİ

Antibiyotikler bir çok tarihçi ve sosyolog tarafından 20. yüzyılın belki de en önde gelen keşfi olarak kabul edilmektedir. Geliştirilen yeni türleriyle önce parazitlere karşı ve son yirmi yılda da virüslere karşı da geniş kapsamlı kullanıma girmiştir.

 Ne yazık ki, antibiyotiklerin uygunsuz kullanımı bunların etkinliğini tehdit ediyor.

1940'larda Penisilinin klinik kullanıma konulmasıyla, tedavi edilemeyen bakteriyel enfeksiyonlara karşı yaygın etkisi kanıtlanan ilk ilaç oldu.

Ancak, bazı sık görülen bakteriyel enfeksiyonlara karşı Penisilin etkinliği, kısa ömürlü oldu. 1955 yılına yaygın Staphylococcus aureus enfeksiyonlarının % 13’ü penisiline dirençli iken, bu oran 1988 de  % 91'e kadar yükseldi.

Bugün penisilin artık stafilokok enfeksiyonlarının tedavisinde ilk seçenek olarak tavsiye edilmemektedir.

Antibiyotiğe dirençli bakterilere ilk örnek olan staphylococcus aureus, stafilokok enfeksiyonlarının en sık nedenidir ve aynı zamanda zatürre, menenjit, toksik şok, cilt apseleri, kalp kapak enfeksiyonları ve diğer ciddi ve ölümcül sağlık sorunlarına neden olabilen bir bakteridir.

 S.aureus, günümüzde oksasilin, penisilin ve amoksisiline karşı dirençlidir ve en son çare olarak denenecek ilaçlara karşıda direnç geliştirmeye başlamıştır.

 

ANTİBİYOTİK DİRENÇ SORUNU VE HAYVAN YETİŞTİRCİLİĞİ.

 

Süt ve besi hayvanlarında antibiyotiklerin hayvanlarda gelişmeyi hızlandırıcı, yemden yararlanmayı ve verimi artırıcı etkisinin anlaşılması ile birlikte,1946 yılından itibaren hayvan yemlerine antibiyotik ilave edilmeye başlandı.

Antibiyotiklerin üretim ve kullanım miktarları hakkındaki en güvenilir bilgiler ABD ve AB üye ülkelere aittir. ABD ‘de üretilen antibiyotiklerin % 80’i hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Danimarka’ da Bu oran %75 tir.

Ülkemizde bununla ilgili istatistiksel veriler olmasa da, son yıllarda hayvancılık endüstrisinin hızla büyümesi ile artan antibiyotik kullanımı, antibiyotik direnci sorununu da beraberinde getirmiştir.

AB Komisyonu tahminlerine göre AB ülkelerinde her yıl 25.000 insan antimikrobiyal dirençli patojen bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan dolayı ölmektedir. Ölümlerin 2/3‘nün nedeni gram-negatif bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardır

Dünya Sağlık Örgütü 2000 yılı raporunda insanlığın ”antibiyotiklerin öncesi çağa” dönüş riski altında olduğu ibaresi kullanılmıştır.

 

Veteriner Hekimlikte Antibiyotik Kullanımı :

 

Çoğul antimikrobial dirençli mikrorganizmalar, aktif antibiyotikler veya aktif metabolitler hayvancılık işletmelerinde çevreye hayvan gübresi ve atık sular vasıtasıyla yayılırlar.

Direnç pek çok olumsuzluğun nedenidir. Tedavi başarısızlığı, tedavi masraflarını da artmaktadır.

Antibiyotiklere karşı direnç gelişmesini önlemek mümkün değildir ama azaltılıp kontrol edilebilir;

Aşıyla önlenebilir hastalıklar için etkin aşılama sürdürülmelidir.

Enfeksiyonların erken ve doğru tanısı için laboratuvar imkânları araştırılmalıdır.

Antibiyotiğin üçüncü dozu sonrasında klinik belirtiler/mortalite azalmıyorsa, antibiyotiğin kullanımı gözden geçirilmelidir.

Bakterilerde antibiyotiklere karşı direnç görünümünü saptamaya yönelik laboratuvar çalışması yapılmalıdır.

Klinik vakaların tedavilerinde anti bakteriyel ilaç seçimi, antibiyotik duyarlılık test sonuçlarına göre yapılmalıdır.

Klinik tabloların tedavisinde dar spektrumlu antibiyotikler ile tedavi yapılabilecekse, öncelikle bu antibiyotiklerin kullanımı tercih edilmelidir.

Sindirim sisteminin kontrolü amacıyla kullanılan antibiyotiklerin direnç gelişimine etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Süt ve besi hayvancılığı yapılan işletmelerde hayvanların uygun koşullarda barındırılması ve iyi bir hijyen sağlandığı takdirde antibiyotik kullanımı azaltılabilir.

Ayrıca enfeksiyöz hastalıkların eradikasyonu ve yeni aşıların geliştirilmesi, beslenme yönetiminin iyileştirilmesi, hayvansal artıkların zararsız ortadan kaldırılması ile antibiyotikler daha az kullanılır hale getirilebilir.